
Bunu sana toprağın altından yazıyorum.
Bu mektup sana ulaştığında,
ben çoktan çürümeye başlamış olacağım.
Ama bil ki, söylediklerim
bu hayatta duyacağın en gerçek sözler olacak.
Dünya…
koca bir sahneymiş.
Herkes rol yapıyor, herkes bir maske takıyor.
Kimi aşık rolünde, kimi dost, kimi düşman…
Ama hepsi yalan.
Alkışlayan da, yuhalayan da,
aynı mezarın kenarında sessizce çekip gidiyor.
Beni gömen eller,
daha ertesi gün başka birine sarıldı.
Ağlayan gözler,
üzerim kapanmadan gülmeye başladı.
Anladım ki,
burada tek gerçek var:
O da ölüm.
Yanına hiçbir şey alamıyorsun.
Paran, şöhretin, evin, arabaların…
Burada değersiz.
Güzelliğin, gençliğin, kasların…
Toprak altında hepsi çürüyor.
Yanına sadece bir sessizlik alıyorsun,
ve kollarında 9 tahta…
Onlar da, soğuk, ağır…
Burada zaman yok.
Ne sabah var, ne akşam…
Gözlerini kapattığın o an,
sonsuz bir geceye açılıyor.
Ve o gecede,
ömrün boyunca söyleyemediğin her söz
zihninde yankılanıyor.
Ama artık geç…
Artık geri dönemiyorsun.
O yüzden sana söylüyorum:
Rolünü bırak.
Maskeni çıkar.
Gerçekçi ol.
Çünkü buraya geldiğinde
kimse hatırlamayacak seni.
Hayatın boyunca peşinden koştuğun şeyler
kapının dışında kalacak.
Bir gün…
Sen de bu satırları hatırlayacaksın.
Soğuk toprağın altında,
9 tahtanın kollarında uyurken,
diyeceksin ki:
“Keşke…”
Ama işte,
o “keşke” burada hiçbir kapıyı açmıyor.
Ve sahne çoktan kapanmış oluyor.
Hazırlan…
Çünkü final sahnesinde
hepimiz,
9 tahtayı kucaklayacağız.
10/08/2025
CANDAN TURAN
Facebook Yorum
Yorum Yazın